Çoğunlukla “esnek değilim”, “güçlü değilim”, “çok kiloluyum”, “yaşım çok ileride”, “çok küçüğüm”, “hiç vaktim yok” gibi bahanelerle “yoga” yapamadığınıza, yapamayacağınıza dair bahanelerle karşılaşıyorum. Ancak birçok yoga eğitmeninin söylediği, benim de sürekli tekrarladığım, yoga yapanlarında ayrıca deneyimlediği üzere yoga yapmaya başlamak ne kilo ile ne esneklik ile ne güç ile ne yaş ile etkilenecek bir şey değil. Düzenli pratik ile günden güne esneyecek, güçlenecek, daha aktif olacak, hatta gençleşeceksin :) Düzenli derken o kısmı da biraz açmak istiyorum. Haftada en az 3-4 gün yapacağın/yaptığın pratikten bahsediyorum. Konfor alanında kalmayarak, azıcık kendini, kaslarını zorlayacak pratikleri de eklersen bir süre sonra kim tutar seni e ne diyorlar duymuşsundur. Omurgan esnek olduğu kadar gençsin.
Sağlıklı bir şekilde yaş almak senin de hakkın… Elbette bu yukarıda bahsettiğimiz yoganın sadece asana kısmı. Yani matın üzerinde uyguladığımız bedensel hareketler, pozlar… İtiraf etmeliyim ki, şöyle ileri seviye ellerinin üzerinde duran, uçan, kaçan pozlar da çok estetik duruyor? Sence de öyle değil mi Ancak, aslında yoga matta yapılan bedensel hareketlerden çok daha ötesi. Yoga kendimizle ve tüm varoluşla bütünleşme yolculuğumuz. Bir ben ve benden içeri diyor ya Yunus Emre, insanın yeryüzünde Tanrı’nın bir parçası olarak var olduğunu ifade ederek. İşte o içindeki beni, kendini, Tanrını, varoluşu tanımak için attığın her adım. Farkındalıkla ve kendini bilme çabasıyla yaptığın her şey. Ama ruh, beden ve zihin bir bütün. Zihne ulaşmak, onunla çalışmak daha ince, daha zor, daha çok çaba gerektiren bir alan. Beden ise daha kaba bir obje ancak her beden de zihninin bir yansıması. O nedenle yogada matın üzerinde verilen onca çaba. Matta verdiğin çaba, aldığın yol, yolda yüzleştiklerin, karşılaştıkların, kabul ettiklerin, red ettiklerin, kaçtıkların; matın dışına çıktığındaki pratiklerinde aynı şekilde karşına çıkıyor.
Bir bakıyorsun ki matta hangi alanda sıkışmış ve kaçmışsan, mat dışında da o alanda kalman, onu idare etmen, o deneyimin içerisinden geçmen zorlaşmış. Kendi kaderini eline almak için attığın her adımdır Yoga. Hayatında başına gelen hiçbir şey için de başkalarını suçlamadan, kendi gerçekliğini kendinin yarattığının bilincine vararak, neyi neden yaptığını ve neyi neden yaşadığını anlamanı sağlamaktır. Hem bedeninin hem nefesinin hem zihninin farkında varmaktır. Yaşadığın onca şeyin ortasında (iyi, kötü, neşeli, mutsuz, doğum, ölüm, kutlama, savaş gibi) merkezinde kalabilmeyi öğrenmektir. İşte hayatında merkezde kalabilmek için matın üzerinde de önce merkezde kalabilmeyi becerebiliyor olman gerekiyor. Yan matındaki arkadaşın tökezleyip düştüğünde ki, yoga yapanlar beni çok daha iyi anlayacaktır, senin de ondan etkilenmen ve dengeni kaybetmen çok kolaydır. Çünkü her birimiz TEK biz bir organizmanın parçalarıyız. En sevdiklerinin yaşadığı hayat deneyimlerinde elinden gelenin en iyisini yaptıktan sonrasına şahitlik yapabilmeyi öğrenmektir. Mat üzerine yapılanlardan çok daha fazlasıdır. Binlerce yıllık bir felsefeden gelir zaten, hiçbir inancı yansıtmadan.
Çünkü yol çok gerçek BİR. İşte o yoga o “BİR”i anlamak, “BİR”e ulaşmak içindir.
Sabah kalktığında kendinle kaldığın 5 dakika ya da rutinlerin ya da yaptığın yarım saatlik, bir saatlik meditasyon, matında geçirdiğin zaman, işin, eşin, ailen, çocukların, arkadaşların, patronun ya da çalışanlarınla kurduğun ilişkinin tamamıdır yoga. Evin, işin ve diğer sorumluluklarınla birlikte gün içerisinde yaptığın tüm seçimlerdir. Daha doğrusu bunları nasıl yapacağının pratiğidir diyebilirim.
Ruhunu, bedenini, zihnini besleme biçimin, onları tanıma biçimin, bu yoldaki tüm çabandır. Yolda olmayı sevmektir. Gelen her şeyi ret etmeden, anlayışla kabul etmektir.
Elinden gelenin en iyisini yaptıktan, doğru çabayı gösterdikten sonra da olana razı gelmektir. Teslimiyettir. Nefestir. (Bu arada Nefes çok çok önemli ama bambaşka bir hatta birden fazla yazının konusu olacak.)
Bütün bu bilgiler ışığında şimdi bana tekrar soruyorlar: “Sence yoga yapabilir miyim”? Sevgili arkadaşım sen zaten her an pratik içerisindesin. Bu süreçte kendine bedeninle yardım etmek istemez miydin? Haydi, gel matının üzerine. Kendine olan yolculuğa hoş geldin…
So Aham…