YİN YOGA NEDİR?
Hayatın her alanında yin ve yang enerjinin varlığını görüyoruz. Yang daha aktif, eril tarafı temsil ederken; yin daha sakin, dişil tarafı göstermektedir. Yoga genel anlamda bütünleşmek, bir araya getirmek, kavuşmak, birlik anlamında gelmektedir. Biz de kendimizle bütünleşmek, kendimize kavuşmak amacıyla bedenimizle, nefesimizle çalışırız. Nefesteki dalgalanmalara dikkat vermek, fiziksel bedendeki dalgalanan hisleri fark etmek, duygusal bedende değişim halinde olan duyguların izini sürmek, zihinsel bedende düşüncelerle beraber zihindeki boş alanı da tanımaya başlamak, hepsi yoganın bir parçasıdır. Yoga, kendi doğamızda da bulunan yin ve yangdan oluşan bu tamlığı ve ahenkli bütünlüğünü yeniden kurmaya yardımcı olur.
Yoga çalışmalarına daha sakin ve yin bir hal katmak, hayatta karşılaştığımız zorlayıcı haller ile hayatın daha yumuşak ve meditatif hallerini birleştirip ve bizi fiziksel, duygusal ve zihinsel denge ile tanıştırır. Bu yolla bizi dengemizden ve odağımızdan çıkartan, yaşama keyfimizi azaltan, uç davranışlarımızı azaltmamız mümkün olur. Yin olan iç dünyamıza zindelik getirmek için yang enerji gereklidir ancak yang tutkularımızı dengeleyecek olan şey de, içimizdeki daha yumuşak olan yin halleridir elbette.
Eğer hayatın çoğunlukla gitmesi gerektiği gibi gitmediğini düşünüyorsanız ya da hissediyorsanız, kadim öğretilerin hepsinde yer alan konsantrasyon çalışmalarını, duyuları içe doğru yöneltmeyi ve yin doğamızın daha yumuşak, daha gözle görülmeyen, elle tutulmayan taraflarına bakmayı öğrenmek şifalanmaya giden bir yol olabilir.
Yin Yoga dikkatli bir biçimde öğrenildiği ve uygulandığı zaman, iç dünyamıza doğru girmemize ve yönümüzü yeniden bulmamıza yardımcı olabilir. Hiç ummadığımız bir şekilde fiziksel bedenimizi de etkilediğini görürüz. Basittir ancak genellikle zorlayıcıdır da. Direnç içerisinde ve kurban gibi hissetmeye tutunarak yaşamaktansa, olduğu haliyle deneyimimizi kabul ettiğimize ve kendimizle daha çok bağlantıda kaldığımıza şahitlik edebiliriz.
Bitmek tükenmek bilmeyen hızda ilerleyen içinde bulunduğumuz bu çağda yin yoga bizi biraz durmaya, içimize doğru bakmaya ve yavaşlamaya çağırıyor. Gelin bakalım neymiş bu yin yoga?
Yin Yoga, Yang olarak yapılan diğer yoga türlerinin “diğer yarısı” olarak tanımlanmakta, bedenin daha derin dokularını çalıştırdığımız, belli pozların içerisine <konfor alanında> yerleştiğimiz ve o pozda kişinin seviyesine göre 1 ila 10 dk arası kalıp, teslimiyeti deneyimlemeye başladığımız bir türdür diyebilirim. Hatha Yoga, Ashtanda Yoga gibi yang yoga pratikleri ilk olarak kasları güçlendirmeyi ve uzatmayı hedefler. Yoga pozlarını yin şeklinde uyguladığımızda ise kaslarımızı çalıştırmak yerine, iskeletimizi agresif olmadan bir poza yerleştirerek ve doğru basınç uygulayarak ve de bu şekilde sabit kalarak, kasları devreye sokmadan esnemesine alan açmış oluruz.
Yin yogada eklemlerin beslenmesine yardımcı ola üç ana prensip vardır. İlki, seçilen poza uygun olan seviyede girmek. Bu da pozlara agresif olmadan ve hissederek girmek, nefesin yavaş ve çabasız olmasına izin vermek ve böylece tolere edilebilecek derinlikteki hissiyatı ayırt edebilmektir. Eğer çok çabuk, girişken bir şekilde, kaldırabileceğimizden daha çok hissederek çabalarsak bu vücudumuzda daha fazla enerjetik karışıklıklar yaratacak ve hatta ileri seviyede sakatlanmamıza da neden olabilecektir. Eklemleri beslemek için ikinci prensip hareketsiz kalmak, kasları yumuşak bırakmak ve yer çekimine teslim olmaktır. Yin uygulama boyunca yaşam enerjimiz olan chi’yi ya da pranayı kemiklere ve eklemlere göndermek istediğimiz için pozda yerleşmemiz ve hareketin azalması gerekir. Üçüncü prensip her bir pozda bir süre kalmak ve böylelikle meridyenleri tamamen beslemektir. (meridyenler başka bir yazının konusu olsun☺)
Yin Yoganın en sevdiğim özelliği her şeyi kabul edecek ve kucaklayacak şekilde yumuşak ve esnek olmasıdır. Seçtiğimiz pozun bedenimize uygun seviyesi ile çabasız ilerlememizi teşvik etmektedir. Bir kez seçtiğimiz poz neden ve nasıl girileceğini anladığımızda, dikkatimizin demir atacağı ilk şey nedenimizin merkezindeki nefes olmalıdır.
Yoga pratiklerimizde mutlaka yang uygulamaları, yin ile tamamlamalı; birbirini beslediklerini unutmadan her ikisinden de faydalanmalıyız.
Peki yin uygulaması ne zaman yapılır?
Bu soruyu Bernie Clark’ın yanıtını sizinle paylaşarak cevaplamak isterim. “Mutlak olan bir şey varsa o da mutlak bir şeyin olmadığıdır.” Yani bunun yanıtı yine sizde gizli.
Kaslarımız soğuk olduğunda – daha derinlerdeki dokuların üzerindeki stresi azaltması için
Sabah kalkar kalmaz,
Gece yatmadan önce,
Kaslar çok ısınmadan tercih etmek daha iyi olduğu için yang bir pratikten önce,
Yılın yang zamanları bahar ve yaz olduğu için onu dengelemek adına bahar ve yaz aylarında,
Hayatınız çok karmaşık, koşturmacalı bir hal yani çok yang bir hal aldığında,
Uzun süre hareketsiz bir şekilde yapılan yolculuklardan sonra,
Adet (Menstrüel) Döngüsü sırasında,
Ve aslında bu maddeleri benzer bir şekilde istediğimiz kadar uzatabiliriz.
Yin Yoga yaparken nelere dikkat etmeliyiz?
Gebelik durumunda (çünkü o dönemde relaksin hormonu çok fazla salgılandığından kişi aşırı esnek hissedip, yanlış bir hareket ile istenmeyen bir duruma neden olabilir) mutlaka prenatal yoga eğitimi de almış bir uzmanla devam edilmelidir.
Yakın zamanda ameliyat, epilepsi, kardiyovasküler problemler gibi ciddi bir hastalık var ise bir sağlık uzmanı ile baştan görüşülmesinde fayda vardır.
Uygulamada nefesimize odaklanıyor olduğumuz için aşırı kokulu parfümler sürülmemesi sağlık açısından iyi olacaktır.
Yang uygulamalarda da olduğu gibi pratikten 2 saat önce bir şeyler yemeyi bırakın.
Bedeni kısıtlamayacak, rahat ve geniş kıyafetler giyin.
Yang uygulamalar gibi bedenin içerisinden ısı üretmeyeceğimiz için, özellikle hava soğuk ise ilave giysi çorap giymekten ya da odayı biraz daha sıcak hale getirmekten çekinmeyin.
Yin uygulamalarını pratik etmek isterseniz, her zaman sizinle bu yolculuğa çıkmaktan mutluluk duyacağımızı hatırlatmak isterim.
Sevgiyle ve birlik ile kalın. So Aham